Halk arasında iyi kolesterol olarak bilinen HDL ve kötü kolesterol olarak bilinen LDL… Peki neden bu şekilde adlandırılıyor?
Kolesterol ve diğer yağlar lipoproteinler aracılığı ile taşınırlar. Bu lipoproteinlerden ikisi HDL (yüksek yoğunluklu lip... MoreHalk arasında iyi kolesterol olarak bilinen HDL ve kötü kolesterol olarak bilinen LDL… Peki neden bu şekilde adlandırılıyor?
Kolesterol ve diğer yağlar lipoproteinler aracılığı ile taşınırlar. Bu lipoproteinlerden ikisi HDL (yüksek yoğunluklu lipoprotein) ve LDL (düşük yoğunluklu lipoprotein) kalp hastalıklarını belirlemekte rol alır. Özellikle genetiğinizde bir kalp hastalığı varsa düzenli kontrolü gerekir.
LDL yani kötü kolesterol, karaciğerden damarlara doğru ilerler. Bazı molekülleri kandan uzaklaştırmak amacıyla damarlarda paketleme işlemi yapar fakat bu sırada damarda sertleşme dediğimiz plaklaşmalara sebep olur. HDL yani iyi kolesterol ise damardan karaciğere doğru ilerler. Damarlardaki plaklaşmanın çözülmesini sağlar.
Dolayısıyla HDL düzeyinizi yüksek, LDL düzeyinizi düşük tutmak sizi kalp hastalıklarından korur 😊
Ekşi maya hamuru; un ve suyun uygun sıcaklıkta bekletilmesi ile elde edilir. Temeldeki hamura belirli zaman aralıklarında, belirli miktarda un ve su eklenir. Laktik asit üreten bakteriler sayesinde ekşi maya oluşur.
Ekşi maya, ekmeğin hem lezzeti... MoreEkşi maya hamuru; un ve suyun uygun sıcaklıkta bekletilmesi ile elde edilir. Temeldeki hamura belirli zaman aralıklarında, belirli miktarda un ve su eklenir. Laktik asit üreten bakteriler sayesinde ekşi maya oluşur.
Ekşi maya, ekmeğin hem lezzetini hem de raf ömrünü olumlu yönde etkiler. Diğer ekmeklere göre daha farklı bir tada sahiptir ve tazeliğini daha geç yitirir.
•Normal ekmeğe göre glisemik indeksi düşüktür.
•Normal ekmeğe göre tokluk süresi uzundur.
•Ekşi maya mikroorganizmaları nişastanın sindirilebilirliğini geciktirdiğinden dolayı kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olur.
•B vitaminleri, folat, potasyum, çinko, demir, magnezyum, selenyum, kalsiyum, fosfor ve manganez içerir.
•Mineral biyoyararlanımı fazladır.
Vücut dokularında aşırı sıvı birikmesidir. Kılcal damarlardan çevre dokulara sızan sıvı dokularda birikir ve şişmeye sebep olur. Yüz, el, kol, bacak, ayak ve karın bölgesinde görülebilir.
Sebepleri nelerdir?
Yetersiz su tüketimi, hareketsizl... MoreVücut dokularında aşırı sıvı birikmesidir. Kılcal damarlardan çevre dokulara sızan sıvı dokularda birikir ve şişmeye sebep olur. Yüz, el, kol, bacak, ayak ve karın bölgesinde görülebilir.
Sebepleri nelerdir?
Yetersiz su tüketimi, hareketsizlik, çok tuzlu gıda tüketmek, işlenmiş ve paketli gıda tüketmek, yüksek kafein ve alkol tüketmek, adet öncesi (premenstural) dönem, gebelik, bazı ilaçlar, böbrek hastalıkları, kalp-damar hastalıkları, karaciğer hastalıkları, enfeksiyonlar…
Ödem atmak için neler yapılmalı?
Bol bol su içilmeli, tuz tüketimi azaltılmalı, işlenmiş ve paketli gıdalardan uzak durulmalı, fiziksel aktivite arttırılmalı, alkol ve kafein tüketimi azaltılmalıdır.
Ailelerimizle, sevdiklerimizle birlikte olduğumuz bol neşeli ve bol huzurlu bayram günleri… Tabii diyet yapmanın da zorlaştığı bayram günleri :) Beslenme düzenini tamamen bozmak yerine dengelemek önemli.
1. Et pişirme ve saklama.
‘’Rigor mo... MoreAilelerimizle, sevdiklerimizle birlikte olduğumuz bol neşeli ve bol huzurlu bayram günleri… Tabii diyet yapmanın da zorlaştığı bayram günleri :) Beslenme düzenini tamamen bozmak yerine dengelemek önemli.
1. Et pişirme ve saklama.
‘’Rigor mortis’’ dediğimiz sertliğin geçmesi için kesimden sonra 24 saat dinlendirilmelidir. Dinlendirildiğinde hem pişmesi hem de sindirimi kolaylaşır. 24 saat bekletilmeden hemen tüketilen et hazımsızlık, şişkinlik gibi sorunlara sebep olur. Saklanacağı zaman küçük yemeklik parçalara bölünerek dondurucuya konulmalıdır. Dondurucudan çıkarılıp dışarda bekletilen et tekrar dondurulmamalıdır. Etler buzdolabında (+4 °C) ortalama 1-2 gün, dondurucuda (-18 °C) ortalama 3-6 ay saklanabilir.
2. Etin yanında yenilenler.
Etin içerisindeki demirin iyi emilebilmesi için bir C vitamini kaynağı ile birlikte tüketilmesi önerilir. Örneğin bir sebze yemeği veya salata ile birlikte tüketilebilir. Tabiki dengeli beslenmek için meyve ve süt grubunu da unutmamalıyız.
3. Su ve diğer içeceklerin tüketimi.
Özellikle hayvansal protein tüketimi artacağından dolayı vücudun ihtiyacı olan suyu sağlamalıyız. Ziyaretlerde sunulan kola, meyve suyu gibi içeceklerin yerine su, maden suyu, ayran gibi tercihler yapılabilir.
4. Tatlı tüketimi.
Her ziyarette mutlaka ikram edilir fakat porsiyon kontrolüne dikkat etmeliyiz. Şerbetli tatlılar yerine sütlü, meyveli tatlılar tercih edilebilir.
Meyve yediğimizde içerdiği yüksek lif ile fruktoz (meyve şekeri) yavaş emilir ve kan şekerinin dengeli şekilde yükselmesini sağlar. Fakat meyve suyu içtiğimizde düşük lif içerdiğinden dolayı fruktoz direkt emilir ve kan şekerinin hızlı yükselmesine s... MoreMeyve yediğimizde içerdiği yüksek lif ile fruktoz (meyve şekeri) yavaş emilir ve kan şekerinin dengeli şekilde yükselmesini sağlar. Fakat meyve suyu içtiğimizde düşük lif içerdiğinden dolayı fruktoz direkt emilir ve kan şekerinin hızlı yükselmesine sebep olur.
Lif aynı zamanda doygunluk sağlar. Örneğin 1 adet portakal yediğimizde bu miktar bize yeterli gelir doygunluk hissedilir fakat 1 bardak portakal suyu aynı etkide değildir.
1 bardak meyve suyu elde etmek için daha yüksek porsiyon meyve kullanılır. Dolayısıyla meyve suyu içildiğinde alınan kalori de artar.
Özetle meyve suyu yerine meyve tükettiğimizde; içerdiği lif ile kan şekeri daha dengeli yükselir, doygunluk hissedilir ve alınan kalori daha az olur.
Tek taraflı ve zonklayıcı tipte görülen orta veya şiddetli baş ağrısıdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ‘’disability’’ yani iş görememeye sebep olan hastalıklar arasına eklenmiştir. Işığa ve sese karşı hassasiyet, bulanık görme, bulantı, kusma... MoreTek taraflı ve zonklayıcı tipte görülen orta veya şiddetli baş ağrısıdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ‘’disability’’ yani iş görememeye sebep olan hastalıklar arasına eklenmiştir. Işığa ve sese karşı hassasiyet, bulanık görme, bulantı, kusma gibi belirtileri vardır. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. %60-80 oranında genetik etkilidir.
Işık, ses, koku, uykusuzluk, stres, hormonal değişiklikler, uzun süre açlık, susuz kalmak, hava durumu gibi birçok faktör migreni tetikleyebilir.
Kafein, alkol, soğan, sarımsak, işlenmiş etler, turşu, süt ürünleri, çikolata, turunçgiller de tetikleyicidir. Bu besinlerin miktarına dikkat ederek tüketilmesi önerilir. Ayrıca öğün atlamamaya, yeterli su tüketimine ve düzenli uykuya dikkat edilmelidir.
Mide iç yüzeyinin iltihaplanmasıdır.
En yaygın nedeni helikobakter pilori bakterisidir. Diğer sebepler ise yetersiz ve dengesiz beslenme, aşırı alkol ve kafein tüketimi, sigara kullanımı, çok baharatlı besinlerin tüketimi, besin alerjisi, genetik... MoreMide iç yüzeyinin iltihaplanmasıdır.
En yaygın nedeni helikobakter pilori bakterisidir. Diğer sebepler ise yetersiz ve dengesiz beslenme, aşırı alkol ve kafein tüketimi, sigara kullanımı, çok baharatlı besinlerin tüketimi, besin alerjisi, genetik faktörler, bağışıklık sistemindeki yetersizlikler, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar vb.
Belirtileri: İştahsızlık, midede ağrı ve yanma hissi, mide bulantısı, kusma, şişkinlik ve hazımsızlık hissi, ishal, kilo kaybı, anemi
Nasıl beslenilmeli?
-Az az- sık sık beslenilmeli.
-Yemekler yavaş yenilmeli ve iyi çiğnenmeli.
-Besinler çok sıcak ve çok soğuk tüketilmemeli.
-Çok baharatlı, çok yağlı ve asitli besinlerden kaçınılmalıdır.
-Sigara, çay, kahve, alkol ve hazır meyve suyu tüketimine dikkat edilmelidir(özellikle sabah aç karna içilen kahve gastrit riskini artırır)
**Kronik gastritte demir, kalsiyum vb. nütrientlerin eksiklikleri görülebilir.
İnsülin pankreastan salgılanan bir hormondur. Temel görevi kan şekerini düzenlemektir fakat protein ve yağ metabolizmasına hatta vücudun elektron dengesine de katkısı vardır.
Karbonhidrat içeren bir yemek yediğimizde kanımızdaki glikoz miktarı ar... Moreİnsülin pankreastan salgılanan bir hormondur. Temel görevi kan şekerini düzenlemektir fakat protein ve yağ metabolizmasına hatta vücudun elektron dengesine de katkısı vardır.
Karbonhidrat içeren bir yemek yediğimizde kanımızdaki glikoz miktarı artar ve kan şekerimiz yükselir. Pankreas, kandaki yüksek glikozu dengelemek için insülin salgılar. Salgılanan insülin, glikozu hücre içine alarak kan şekerinin dengelenmesini sağlar. Fakat bazı durumlarda hücreler gerektiği gibi davranmaz ve insüline karşı direnç geliştirir. Bu direnç sonucu insülin hormonu görevini yerine getiremez ve kandaki glikoz seviyeleri devamlı yüksek seyreder. Kontrol altına alınmadığında ise zamanla pankreas hücreleri zarar görmeye başlar ve salgılanan insülin miktarı azalır. Kontrol altına alınmaz ise tip 2 diyabet ile sonuçlanır.
Belirtiler kişiden kişiye göre değişiklik gösterebilir fakat genel olarak şu şekildedir: Kronik yorgunluk, tatlı krizleri, sürekli susuzluk hissi ve çok su içmek, yemek sonrası uyku hali, sık sık idrara çıkmak…
İnsülin direncini saptamak için hangi kan testleri kullanılır?
HbA1c: Ölçülen değer 6.5 üzerinde ise tanı konur.
Açlık plazma glikoz testi: 8 saatlik açlık sonrası ölçülür. 100 mg/dL altında ise insülin direnci olmadığını, 100-125 mg/dL arasında ise diyabet öncesi dönem olduğunu, 126 mg/dL üzerinde ise diyabet varlığını gösterir.
Oral glikoz tolerans testi: Bireye şeker içeren solüsyon verildikten sonra ölçülür. Ölçülen değer 140 mg/dL üzerinde ise diyabet varlığını gösterir.
Günümüzde çok sık duyduğumuz ve çoğu insan için rahatsız edici olan bir kelimedir. Aslında bu kelimenin yerine “sağlıklı beslenme programı” demek daha doğru olur. Çünkü diyet kelimesi çoğu insan için yağsız, tuzsuz, yasaklı besinlerin olduğu bir list... MoreGünümüzde çok sık duyduğumuz ve çoğu insan için rahatsız edici olan bir kelimedir. Aslında bu kelimenin yerine “sağlıklı beslenme programı” demek daha doğru olur. Çünkü diyet kelimesi çoğu insan için yağsız, tuzsuz, yasaklı besinlerin olduğu bir listeyi düşündürür fakat durum öyle değildir.
Sağlıklı bir beslenme programı planlanırken bireyin yaş, cinsiyet, kilo, boy ve fiziksel aktivite durumu göz önünde bulundurulur. Aynı zamanda bireyin beslenme alışkanlıkları ve sosyo-ekonomik durumuna göre düzenlenmelidir.İhtiyaç duyulan besin ögelerini yeterli ve dengeli şekilde karşılamalıdır. Örneğin makro besin ögeleri dediğimiz karbonhidrat, protein ve yağ oranlarının dengede olması önemlidir. Herhangi birinin bilinçsizce azaltılması veya artırılması vücutta dengesizliklere sebep olur. Bu dengesizlikler uzun süre devam ederse hastalıklar oluşur. Özellikle ailede kronik hastalıklar var ise kötü beslenme ile hastalıkların oluşma riski artar. Fakat doğru beslenme ile oluşabilecek bu hastalıklar engellenebilir.
Sağlıklı beslenme programı sadece zayıf veya kilolu bireyler için değil, her birey için gereklidir. Bebeklik, çocukluk, ergenlik dönemlerinde uygun büyüme ve gelişme için beslenme çok önemlidir. Hamilelik döneminde; bireyin dengeli ve yeterli beslenmesi hem bebeğin gelişimi için hem de hamilelik dönemi ve sonrasının sağlıklı geçirebilmesi için önemlidir. Yetişkinlik ve yaşlılık dönemi de hastalık oluşumu için önemlidir.
Özetle, sağlıklı bir beslenme programı her birey için önemlidir. Doğru bir beslenme programı için bu alanda uzman kişilerden yardım alınmalıdır.
İyi Kolesterol ve Kötü Kolesterol
Kolesterol ve diğer yağlar lipoproteinler aracılığı ile taşınırlar. Bu lipoproteinlerden ikisi HDL (yüksek yoğunluklu lip... More
Neden Ekşi Maya Ekmeği ?
Ekşi maya, ekmeğin hem lezzeti... More
Ödem nedir, neden olur?
Sebepleri nelerdir?
Yetersiz su tüketimi, hareketsizl... More
Kurban bayramı ve beslenme
1. Et pişirme ve saklama.
‘’Rigor mo... More
Neden meyve suyu yerine meyve tüketmeliyiz?
Migren
Gastrit ve beslenme
En yaygın nedeni helikobakter pilori bakterisidir. Diğer sebepler ise yetersiz ve dengesiz beslenme, aşırı alkol ve kafein tüketimi, sigara kullanımı, çok baharatlı besinlerin tüketimi, besin alerjisi, genetik... More
İnsülin direnci
Karbonhidrat içeren bir yemek yediğimizde kanımızdaki glikoz miktarı ar... More
Diyet