Silisyum, diyot, transistör gibi devre elemanlarının kaynağını oluşturan bir yarı iletkendir. yarı iletken ise; normal şartlar altında yalıtkan olup herhangi mekanik bir etki ile iletken olabilen maddelerdir. Silisyumun önemli özelliklerinden birisi;... MoreSilisyum, diyot, transistör gibi devre elemanlarının kaynağını oluşturan bir yarı iletkendir. yarı iletken ise; normal şartlar altında yalıtkan olup herhangi mekanik bir etki ile iletken olabilen maddelerdir. Silisyumun önemli özelliklerinden birisi; oksijenden sonra doğada en fazla bulunan element olmasıdır. Ancak saf halde bulunamaz.
Kristal silisyumdan yapılan aygıtlar bizlere çok yüksek verim sağlar. Fakat silisyumdan üretilen cihazların hem maliyetleri yüksek hem de üretim işlemleri uzun ve zahmetli olabiliyor. Bu sebeple de güneş pilleri ve ışıklı diyot göstergelerin yapımında ince film teknolojisi büyük önem kazanmış durumda. İnce filmlerin yapımında çok az enerji tüketilmesi, geniş yüzeylere ve ucuz alttaşlara yapılabilmesi bu teknolojiyi oldukça cazip kılıyor.
Brakistokron eğrisi, Tautokron eğrisi veya problemi de denilebilir. En kısa tanımıyla; bir parçacığın bir noktadan diğer noktaya olası en kısa zamanda gideceği yolu bulma problemidir. Çoğu kişi A'dan B'ye en kısa zamanda gitmek için düz olan çizgiyi ... MoreBrakistokron eğrisi, Tautokron eğrisi veya problemi de denilebilir. En kısa tanımıyla; bir parçacığın bir noktadan diğer noktaya olası en kısa zamanda gideceği yolu bulma problemidir. Çoğu kişi A'dan B'ye en kısa zamanda gitmek için düz olan çizgiyi yani mantıken en kısa yolu tercih edecektir. fakat gerçekte durum aslında böyle değil. En kısa yol bize her zaman en kısa zamanı vermeyebilir. Bu problem Johann Bernoulli tarafından yaratılıp cevabı yine kendisi, Snell yasasından hareketle Sikloid eğrisini kullanarak verdi.
Snell yasası; ışığın, farklı yüzeylerden geçerken ortamların kırıcılık indislerinin farklı olmasından dolayı kırınıma uğradığını belirten bir yasadır. Dalga-parçacık düalitesi de burada devreye giriyor diyebiliriz. Kırılma olayında ışık hem dalga hem parçacık gibi davranıyor. Snell yasası ve enerji korunum yasası bu hareketin bir Sikloid denklemi olduğunu açıkça ifade eder.
Güneş sistemindeki Güneş'e en yakın gezegen olarak ün salan Merkür, sanıldığı gibi en sıcak gezegen değildir. Bunun sebebi ise, bir atmosfere sahip olmayışıdır. Bu sebeple de yoğun atmosferi sayesinde en sıcak gezegen ünvanı Venüs'e gidiyor. Peki, ge... MoreGüneş sistemindeki Güneş'e en yakın gezegen olarak ün salan Merkür, sanıldığı gibi en sıcak gezegen değildir. Bunun sebebi ise, bir atmosfere sahip olmayışıdır. Bu sebeple de yoğun atmosferi sayesinde en sıcak gezegen ünvanı Venüs'e gidiyor. Peki, gezegenlerin yörüngelerinden bahsedersek?
Her gezegenin belirli bir yörünge altında döndüğünü ve yörüngelerin sabit olmadığını biliyoruz. Fakat aralarından bir tanesinin yörüngesi ciddi miktarda kaymaya maruz kalıyor. Tahmin edeceğiniz üzere bu gezegen Merkür. Peki buna sebep olan nedir? Öncelikle buna bilim camiasında 'pertürbasyon' deniyor. Yani yörüngelerde meydana gelen kayma. Kaymaların sebebi kütleçekimsel etki ile alakalı. Fakat teorik olarak beklenen kayma değeri ile deneysel olarak bulunan kayma değerinin birbirinden farklı olduğu anlaşılıyor. Burada devreye Einstein'ın en özel teorisi olan "Genel görelilik" giriyor. Teoriye göre; büyük kütleli isimler uzay-zamanı eğimli bir şekilde bozar. Merkür'de Güneş'e en yakın gezegen olduğu için haliyle kütleçekimden en çok etkilenen ve uzay-zamanın eğimli dokusunda yörüngesinden en çok kayan gezegen oluyor.
Kristal Silisyumdan İnce Film Teknolojisine
Brakistokron Eğrisi
Merkür ile Kütleçekimi Etkisi